29 Aralık 2009 Salı

Yılbaşı hediyem !


Bloglar arası yılbaşı çekilişimden 2 gün önce hediyem geldi. İnsan nasıl bir mutlu oluyor hediye alınca. Hele de hiç tanımadığın birinden geliyorsa bu hediye daha da farklı oluyor. Dün hemen taktım kolyemi. Duru'yu kucağıma alıp koltuğuna yerleştirirken koptu ve dağıldı otoparkın her köşesine. Tabi kiiii bulduğum bütün boncuklarını topladım tek tek. Şimdi sıra bir araya getirmeye geldi. Dün nihayet 1 aydır yapmaya çalıştığım puzzle ı bitirebildim(söylemesi ayıp sadece 500 lük ama çok zordu :) ). Bugün puzzle ı (dağılmadan bir an önce ) ve resim kursunda yaptığım resimlerimi çerçeveletmeyi planlıyorum. Bu arada ben de hediyemi dün kargoladım. Bu sabah mesajı geldi teslim edilmiş. Umarım beğenmişsindir arkadaşım.

24 Aralık 2009 Perşembe

yağmuuuur yağmuuurrrrr....

Sen misin teraslı ev diyen. Al sana teraslı ev ve akan çatı sorunu. Gözüm hep bulutlarda acaba yağmur yağacak mı diye! Yağmur sonrasında ise oluşan tavan akıntılarında. Önümüz kış ve kar. Bakalım terasın keyfini çıkarana kadar çatı bizim canımızı ne kadar çıkaracak. Yağmuuuuuuuuuuur yağmuuuuuur sessizce silecek kibirimiziiiiiiiiiiiiii..........

11 Aralık 2009 Cuma

Nice yıllara güzel kızım...

Bugün dünyalar güzeli ve kıymetlisi canımız içi kızımızın doğumgünü. O en büyük kazanç, en büyük mutluluk, en değerli, en tatlı, en güzel, en komik, en şaşılası, en mucizevi, en en en....... Sonu gelmeyen bir tanımlaması var tatlı kızımızın tıpkı sevgisi gibi. Seni çooook seviyoruz herşeyimiz.

30 Kasım 2009 Pazartesi

Matruşka


Neredeyse 1 haftadır soğuk algınlığından kurtulmak için ilaçlar, otlar, çaylar, meyve karışımları... vs. ne varsa uyguluyoruz. Dün doktora gittik acaba domuz gribimiyiz neyiz diye sormaya! malesef değilmişiz. Malesef çünkü eğer olsaydık hafif atlaşmış olacaktık ve önümüzdeki aylarda daha da güçlenecek olan virüsten etkilenmemiş olacaktık. Biz sıradan soğuk algınlığımızdan kurtulmaya devam ediyoruz şu aralar. Aşı olmalımıyız hala emin değiliz! Neyse gelelim konuya. Geçenlerde Duru kıyafetini değiştirirken tişörtünü kafasından sokamamış ve bir baktım kollar yanda asılı kalmış sadece surat çıkmış vaziyette tişörtünü kafasına geçirmiş ortalarda koşturuyor. Anne ben sence kime benzedim böööle ?Teletabiiis? hayır! Gece bahçesindekilere mi? hayıııır! Cevap: hani böyle içinden bebekler çıkan oyuncak var ya( bu arada yanlarda asılı kalmış kollarla içinden çıkan hareketi yapmaya çalışıyor) Haa matruşka! Pesssss.... Dün akşam komşumuzda otururken koşarak salona gelen Duru nun kendinden önce gelen sesi duyuldu. Annnneee sana muhteşem bir süprizim var. Ne imiş bu süpriz? Komşumuzda ne bulmuş? Evet Matruşka! Bu arada bu kadar andık kısa bir bilgi için tık

27 Kasım 2009 Cuma

23 Kasım 2009 Pazartesi

Taşındık...

Sonunda yeni evimize taşındık ve neredeyse yerleştik. Haftalardır devam eden koşuşturma bitti bitiyor. Taşınmak o kadar zor bir olay kiiiiii hem ruhen hem bedenen fazlasıyla yoruyor.
Elektirik, su, doğalgaz kapattır ve açtır, boyacı, elektirikçi, nakliyeci, camcı, peşinde koşuştur. Hepsi oldu, yordu ama içimize sindi doğrusu. Evimize yerleşeli 1 hafta olmadan 2 kez kapıda kaldık :) Dolayısıyla çilingirimizi de yakinen tanımış olduk. Bu koşuşturmada 2 haftadır ihmal ettiğim resim dersime bugün katıldım nihayet. Tüm yorgunluğumu aldı ne yalan söyleyeyim.

10 Kasım 2009 Salı

Atam...

Rahat uyu yüce TÜRK!

5 Kasım 2009 Perşembe

Evet yine yaptım !


Ne yapayım tarif bulunca dayanamıyor yapıyorum. Sonuç gelsin kilolar. Arkada ki tavuklu börek. Ön tarafta görülen ise haşhaşlı kek. ufff uffff....

29 Ekim 2009 Perşembe

Son Durumlar


Son zamanlarda pek yazmak gelmiyor içimden. Havalardandır belki de. Uzunca bir süredir çeşitli belirsizlikler hakimdi hayatımızda. Hala da tamamen netleşmiş değil herşey. Önümüzdeki hafta taşınmamız gerekiyor. Bunun stresi ayrı tabiiii. Son zamanlarda güzel şeyler de oldu tabiii mesela tiyatroya gittik. 12 dans eden prensesler' e . Konusu tamamen Barbi serisindeki filmden alınmış olduğu için bana pek heyecan vermedi ama Duru çok eğlendi. Bir de "Yukarıya Bak" filmine gittik. İşte onda çoook eğlendim :)

11 Ekim 2009 Pazar

Bale' li olduuu....


Duru geçen hafta Dilek Bale de baleye başladı. Haftada 2 gün gidiyoruz ve büyük bir hevesle gidiyoruz. Bazen 5 dakikalığına büyükleri de sınıfa alıp seyrettiriyorlar. O kadar güzeller kiiii....
Ders çıkışında da öğretmenleri hepsine selam vermeleri karşılığında 1 adet şeker veriyor. Bu yaş grubunu disipline etmek ve motivasyonunu sağlamak gerçekten zor ama çok iyi başarıyorlar. Umarım güzel kızım baleden hiç sıkılmaz ve bunu ilerde ek bir meslek olarak da devam ettirir.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Suretler


Duru' yu posta paket operasyonundan sonra gızlıce bu fılme gittik. Bilim kurgu filmlerini çok severim. Konusu ilginç görüntüler fena değildi. Bu bölüm alıntıdır:
(Filmin konusu gelecek zaman ile ilgili olarak; 2054 yılında insanlar evlerinden çıkmayarak, zihinsel olarak kontrol ettikleri Surrogatesler yardımı yani uzaktan kumandalı bedenler ile yaşamlarını sürdürmektedirler. Böylelikle suç oranı daha aza indirgenmiş ve insanlar mutlu bir şekilde hayatına devam etmektedir. Ancak bu mutluluk sonsuza kadar sürmez. Bir suçlu, yanına aldığı Surrogate ile seri insan katliamına çıkmıştır. Zaten filmde burda başlamaktadır. Ve bir polis yani ünlü aktör Bruce Willis, Suretler cinayetlerini çözmek için yıllardan sonra ilk kez evinden dışarı çıkacaktır.)
İlk etapta süper bir fikir gibi gelse de sonradan şunu farkediyorsunuz. Sen evde kös kös oturup güneşi, temız havayı, hayatı kaçırırken senin robotun dışarıda gününü gün ediyor. Yok ben almazdım bu robottan. Keyifli bir film.

29 Eylül 2009 Salı

Bozuk para

Onceki yazimda bahsettigim Amerikali misafirimiz yarin gidiyor. 1 ay ne cabuk gecti. Bugun esyalarini toparladi. Cebindeki bozuk paralar icin Duru nun kumbarasi olup olmadigini sordu. Duru da neden benim kumbarami istiyor Joe deyince ben de sana bozuk paralarini veriyor dedim. Aldigim cevap su.... Neden bana bozulmus paralarini veriyor ben onlarla hic birsey alamam kiiiii.......

14 Eylül 2009 Pazartesi

Amerikali






2 hafta once geldi konugumuz. 1 ay kalacak bizimle nasil yapariz nerelere gotururuz derken yarisi bitmis bile. Dunya tatlisi bir beyefendi. Gecen hafta Canakkale taraflarini gezdik. Istanbul u da onun sayesinde bir kez daha taniyoruz. Yemeklerimize bayildi. Iskembe corbasi bile icti. Onu ozleyecegiz...


25 Ağustos 2009 Salı

Tiyatro



Geçen hafta Tepe Nautilus' da çocuklar için tiyatro etkinliği vardı. Önce çocuklarla çalışmalar yapıldı. Kuş oldular, kedi oldular, balık oldular, dansettiler, yarışma yaptılar, arkasından da güzel bir oyun sergilendi. Tabi kiii son olarak yüzler boyandı. Bizler çok eğlendik ki çocuklar kimbilir ne kadar mutlu oldular. Ne güzel böyle çalışmalar yapılması. Keşke daha sık yapılsada herkes tiyatroya biraz daha ısınsa.

11 Ağustos 2009 Salı

çiçek bakımı :)

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olurmuş derler biz de bağ yapma yolunda ilerliyoruz ufak ufak. Menekşeler coştu, yapraklı bitkiler boy attı. Açelyam sizlere ömür. Tabi ben bunlarla uğraşırken Duru boş mu durur? Hayır! O da çim adamının saçlarını uzatmakla meşgul.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Otobüs ve mide bağlantısı !


Bugün Duru ile beraber kardeşime otobüs ile gittik. Bu çok garip bir durum değil normalde fakat genel olarak uzak yerlere giderken arabayı kullanıyoruz, çok da iyi ediyormuşuz. Arabanın serviste olmasından istifade kızımla bir otobüs fantazisi yaşamak istedim. Başta çok da hoşuna gitti. Akbili kullanmak ve otobüsün perdelerini açıp kapatmak gayet eğlenceliydi. Her zaman arabayla 15 dakika süren mesafenin 48 dakika sürebileceğini asla hayal edemezdim. Hayır trafik falan yoktu, bir noktaya kadar güzergahta gayet normaldi. Taaaa ki Acaristan' ın civarlarına gelene kadar bir sorun yoktu. Geldik mi nam-ı değer Acarkent' e otobüs kulağını en tersten göstermeye başladı. Varıcağımız yere 5 dakikalık bir mesafe kalmışken yarım saat Acaristan' ı tavaf ettik resmen. Para sen nelere kadirsin. Otobüs hatlarını bile saptırıyorsun ki insanlar ne yapsın. Sonra toplu taşıma araçları kullanılmıyor falan falan. Bu şehirde kimsenin hergün panaromik tur yapacak kadar bol vakti yok bilmem anlatabildim mi?

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Kandil ve helva


Öncelikle herkese hayırlı kandiller dilemek isterim. Kandil nedeniyle komşumuz helva getirdi bir kaç saat önce. Duru da ben de çok açtık bir tabak helvayı 2 dakikada indirdik midemize. İşte olan o an oldu. Her zaman elimde kaşıkla peşinde yemek yedirmeye çalıştığım Duru, helvanın son kaşığından sonra ağzını kocaman açtı. Son kaşıktı dediğimde ise tahmin edersiniz. Biraz da havuzda çok yorulduğundan da uyku bastırmıştı oldu kaymaklı Duru :) Ben internette helva tarifi ararken ona da sakinleşsin diye şu aralar favorisi olan deniz kızı çizgi filmini koydum. Ses gelmeyince merak ettim baktım ne göreyim uyumuş helva canavarı. Fırsattan istifade gözüme kestirdiğim tarifi (http://www.damak.net/2008/tatlilar/irmik-helvasi/) hemen yaptım. Şimdi soğuma aşamasında. Az önce uyandı prensesim. Sana helva yaptım deyince gözleri parladı. Önce yemek sonra helva hadi bakalım. Birazdan arkadaşlar gelecekler. Buralarda ev bakmak için. Helva sanki onlaraymış gibi oldu. Güzel oldu :)

4 Ağustos 2009 Salı

Keçiboynuzu !


Birkaç gündür bizim evin her köşesinden keçi boynuzu parçalarına rastlamak mümkün !!!
Haftasonu Eminönü' nden 1 kilo kadar aldık. En son ilkokulda tadına bakmıştım ve ağzımda kaldığı 2 saniyenin sonunda lokmamın daha fazla ağzımda kalmamasına karar vermiştim. Canım annecim okul yolunda bulunan keçiboynuzu ağacından biraz sipariş verirdi bana. Bende " yazık acaba bu kuru yaprakları neye benzetiyorda yiyiyor" derdim. Eşimin de katkılarıyla geçende evimize sokmuş bulunduğumuz şu "kuru yaprakları" artık elimden düşüremiyorum. Sadece pekmezi yapılır diye bildiğim ve hakkında haksız bir önyargıya sahip olduğum keçiboynuzu meğer ne leziz birşeymiş. Neyse ki Duru da sevdi tadını. Şimdilerde bize gelen herkes önce bir gülüyor sonra ne zamandır yememiştim diyor kıtır kıtır seslerinin arasından. Eğer benim gibi hiç yemediyseniz veya ne zamandır yemedim diyorsanız hemen alınız ve yiyiniz :) Lezzetinin yanında biiiir sürü de faydaları var. İlgilenenler zaten araştırır ama en önemli faydası tatlı krizi için bir numara. Afiyetler olsun.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Marmaris, Gökova, Didim, Kuşadası, Seferihisar, Teos, Urla, İzmir, Akçay, Asos...

Uzuuuun bir tatil yaptık bu sene. Bir sürü yer gezmek görmek çok güzel, o kadar da yorucu oldu. Hasta bile olduk tatilde. Neyse kötü şeyler unutuldu, iyiler kaldı hep akıllarda. Ortala


Kleopatra Koyu:Bafa Gölü:



Gökova - Akyaka

Marmaris Kalesi' ne çıkarken:
Marmaris - Tatil Köyü:
Çilek toplayan güzel kız!:

İçmeler:
Azmak Deresi:
Kleopatra yolu:

Duru' nun objektifi:
İlk kez gittiğim Marmaris' i çok beğendim. Bir hafta kaldık ve gezmedik yerini bırakmadık. Özellikle koyları çok güzeldi. Turist avlamaya çalışan delikanlılara ve onların garip danslarına rağmen sevdim Marmaris' i. Sonrasında 2 gün Akyaka' da kaldık. Doğası, denizi ve evleri görmeye değer gerçekten. Daha sonra Didim' de 1 gün, Kuşadası'nda 2 gün kaldık. Didim' de tarihi eserler dışında kayda değer birşey bulamadım. Kuşadası' nın ise milli parkı hariç cazip bir tarafı yok. İzmir yolu üzerinde Seferihisar, Teos ve Urla' yı da görmeden geçmeyelim dedik. İçlerinden en çok Teos'u sevdim. İzmir de 1 gün soluklanarak Akçay' a uzandık. 1 hafta da burada kalarak tatilimizi sonlandırdık. Hepsi bu kadar değil tabi ki. Çok güzel detaylar var ama buraya sığdıramam :)

17 Haziran 2009 Çarşamba

tatile gittim geliceeemm :)


Tatilimizin son yarısına girdik. İlk kez bu kadar uzun süreli bir tatil yaptım. Tabi ki anlatacak çok şey birikti. En kısa sürede görüşmek üzere..

22 Mayıs 2009 Cuma

Claire' s



Son bir kaç gündür sadece evimin kreasyonunu değiştirmekle meşgulum :) Havaların ısınması çok güzel de kıyafetlerin yer değiştirme meselesi biraz can sıkıcı. Kışlıklar kalkıyor, yerine yazlıklar geliyor. Geçen senenin kıyafetlerinden artık olmayanlar ayrışıyor. Evde bu şekilde ayrışmış 5-6 torba var. En yakın zamanda bu torbalar sahiplerine ulaştırılmalı. Bir de ayakkabılar var tabiiii. Onları haftasonuna bırakıp bugünü kendime kızıma off günü ilan ediyorum. Önce kuaför, sonra arkadaş ziyareti ve tabi son olarak meydan seferimiz :) İki gün önce Claire' s den alışveriş yaptım. Alışveriş çok hoşuma gitti. Çünkü; bir far aldım, kasada bir far da hediye dediler, çok şirin bir aynalı açılıp kapanan saç fırçası, Duru' ya ve kendime rengarenk tokalar aldım. Zaten indirimli olan fiyatlara bir de 20 TL üzerine çift renkli parlatıcı hediye ettiler. Parlatıcılar Ülker Negro' ya benziyor. Ben siyah kaplı olanını aldım. Kırmızı ve şeffaf renkler var içinde ve kırmızı olanın rengi çok güzel. Ruj sürmeye gerek kalmıyor. Tavsiye ederim.

15 Mayıs 2009 Cuma

Geri Kazanım Projem Çerçevesinde

Artık bana biraz bollaşmış (bir kaç kilo vermişim de) ve yakasının ucu çamaşır makinamızın hışmına uğramış olan penyemi yer bezi dışında ne yapabilirim diye düşündüm. Fermuarlı kısmını ortalayarak elbisenin üstü olarak kestim. Altını da elbisenin eteği olarak düşündüm. Kollarının kenarına renkli şerit diktim. Yırtılmış olan yaka kenarını her iki tarafını da bebe yaka yaparak onardım. Duru'nun komuş olan tokasının bebeğini de göğsüne diktim. Yazın rahat rahat giyebileceği bir elbise çıktı ortaya böylece.

12 Mayıs 2009 Salı

Mutluluk

Havalar artık iyiden iyiye ısınmaya başladı. Haftasonu İstanbul için sıcaklığın 30 derece olacağını söylediler. Tatil planları yapılmaya başlandı hatta tatile gidenler bile oldu. Mayıs ayının insanların mutluluk hormonlarını çalıştırdığını düşünürüm ben. Gerçekten de etrafımda ki insanların son zamanlarda daha bir mutlu olduğunu görüyorum. Duru bile mayıstan etkilenmiş olacak dün akşam bana ellerini arkasında buluşturarak" anne seni çook seviyorum " dedi. Bu ilk kez oldu ve ben bunu mayıs ayına bağladım. Sevgili mayıs daha uzun süremez misin :)

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Köye Bahar Geldi....

Bu haftasonu birkaç ay önceden planladığımız köy gezimizi apar topar bir şekilde gerçekleştirdik. Havaların dengesizliği nedeniyle gidip gitmeme konusunda kararsızdık cuma sabahı havayı iyi görünce gitmeye karar verdik. Gittiğimiz köy, arkadaşım Fahriye' nin (namı değer sarı teyze) köyüdür. Annesi , babası ve birçok akrabası bu köyde yaşıyorlar. Bizim ise 3 veya 4. gidişimiz oldu. Burası Çanakkale-Biga' ya bağlı ve bir Çerkez köyü olan Aşağıdemirci köyü. Hem Fahriye' nin ailesi hem de köy halkı o kadar sıcak insanlar ki kendimizi orada hiç yabancı hissetmiyoruz. Hava biraz serin ve biraz yağışlı olmasına rağmen genel olarak açıktı. Köyün tadını bol bol çıkardık. Duru ineklerle haşır neşirdi en çok. Tavukları koşturdu, kediyi besledi, erik topladı. Bol bol taze sağılmış süt içti. Yumurtanın nasıl bu kadar sarı olabildiğine şaşırdı. Bahçeden taze koparttığımız soğan ve sarımsakları yemiş olan bana bakarak shreek gibi kokuyorsun dedi :) Isırgan topladık hep beraber, arkadaşımın okuduğu ilkokulu gezdik. Okul,yıllardır kullanılmıyor. 2 dersliği var, birinde 1 ve 2. sınıflar, diğerinde 3,4 ve 5 ler okuyormuş. Öğretmenleri de aynı binada kalıyormuş. Okul şimdi kötü durumda, kilitlenmiş olan sınıflardan birini açıp girdik içeriye, sınıf köyün ardiyesi durumuna gelmiş. Kırılmış olan camdan bir gelincik koşarak geldi içeriye sonra baca deliğinden girip kayboldu. Birkaç sene öncesine kadar arkadaşımın kardeşi Alaattin'in öncülüğünde okulu boyayıp tadilatını yapmışlar. Burayı sergi alanı veya özel günlerde kullanılmak üzere toparlamışlar fakat bu çok uzun sürmemiş. Köyde iş ve eğitim nedeniyle genç - çocuk neredeyse yok. Tatillerde ve senede bir yaptıkları ve artık geleneksel hale gelmiş olan Kavuşma gününde herkes köyde buluşuyor. Biga'yı gezdirdi bize Fahriye. Küçük ama herşeyi olan bir yerleşim merkezi Biga. Bunca yıldır hiç kırmızı et yediğini görmediğim arkadaşım bizi köfteciye götürdü Biga' da. Neden başka yerdeet yemediğini anladım böylece. Dönüşte Gölyaka' ya da uğradık. O yolu her kullandığımızda hep merak ederdik Gölkaya' yı. Uluabat gölünde küçük bir yarım ada olan Gölyaka' da Tuna balığımızı da yiyerek yolumuza devam ettik. Son 3 resim eşimin makro çalışmalarıdır. İlk fırsatta tekrar gitmeyi çok istiyoruz köyümüze.