31 Mart 2009 Salı

Yol Arkadaşım

"Çemberimde Gül Oya" dan sonra en çok severek izlediğim dizidir "Yol Arkadaşım". Kadronun neredeyse aynı , yazarın ise yine Çağan Irmak olmasının üzerine dizinin Cunda adasında çekilmesi bu diziye olan bağlılığımı iyice arttırdı. Pazartesi günlerini sabırsızlıkla bekliyorum. Diziyi seyretmeyenlere kısaca anlatmak istiyorum ki belki merak eder de seyrederler :) Ayla evli ve bir kız çocuğu olan, İstanbul' da mutlu mesut çalışan bir kadın iken birgün çok sevdiği kocasının kendisini bir üniversite öğrencisiyle aldattığını öğrenir. Evlilikleri burada biterken dizi işte tam burada başlar. Ayla, kızı ile beraber doğup büyüdüğü yer olan Cunda adasına babanesinin yanına döner. Burada babaannesi, amcası ve kalabalık ailesi ile beraber yaşayarak hayatın ona hazırladığı yeni süprizleri tek karşılamaya başlar. Bunların büyük bir çoğunluğu iyi süprizler değildir malesef. Neyse ki tüm bu sıkıntılı anlarında yardıma hep çocukluk aşkı Suat koşar. İçinde neşenin, üzüntünün, aşkın... yani hayatın olduğu bu sıcacık diziyi mutlaka seyredin derim. İnsan ilişkilerini çok güzel irdeleyen Çağan Irmak, yetenekli oyuncuları sayesinde seyredenleri epeeey bi düşündürüyor yine. Seyredin seyredin :)

27 Mart 2009 Cuma

Bayıldıııımmm...



Ben bu iki parçaya bayıldım. Saati çok aradım ama bulamadım. Stoklarda kalmamış. Ayakkabının markasını bile bilmiyorum malesef. Bu sebepten her ikisine de bakıp bakıp iç geçirmekle yetiniyorum...

26 Mart 2009 Perşembe

Ben evdekilere küsüm haberleri yok!

Olay yeri bizim ev, akşam saatleri ;

İşten çıkıp Duru' yu okuldan aldım. Birlikte markete gittik. Aldık ettik felan saat yediye on vardı evdeydik. Dün canım deli gibi günlerde yapılan mamalardan istedi. Ama nasıl bilemezsiniz. Mercimek köftesi, milföy börek, güveçte kaşarlı mantar ve çilekli pasta. Aklıma düşen bu menüyü sekiz onbeş itibariyle bitirip sekiz otuzda da masayı hazırlamıştım bile. Yaprak dökümü de var televizyonda bir yandan ye, bir yandan ağla. Eşim şaşırdı ne ara yaptın bunları diye sonradan düşününce bende şaşırıyorum aslında. Bunları yaparken bir yandan Duru' nun döktüklerini de topluyorum. Neyse o kadar yoruldum ki tam oturup keyifle yaptıklarımdan yiyeyim derken bizim hanımın istekleri başladı. (bu arada evimizin sultanı salonda kristal şatoyu 87. kez seyrediyor. Yere serilmiş örtünün üzerinde yemek yemekte, biz mutfaktayız) suuu, börek, çiiişşş, peçete, su döküldüüü, süüüüt, kristal şato bitti shrekkkk taaakk, ay takar mısıııınnn…… Yani ne yediğimi anlayamadım. Tam iki laf edelim diyoruz bu sefer odam da oynayalıııım. Neyse babayı seçti ve odasına götürdü. Ben de sofrayı toparlıyorum. Bulaşık boyum kadar ve nasıl yorgunum. Heeeeeelllpp helllp diye bağırıyorum ama nafile. Sesimi gerekli mercilere duyuramayınca yanlarına gidip söylenip söylenip geliyorum. İlgili merci çoook istemesine rağmen gelemiyor çünkü Duru onu yatırmış ve evdeki bütün tokaları saçına takmak suretiyle babasını prenses yapıyor. Peki bu arada baba ne yapıyor dersiniz? Uyuyor !.. Oysa ki ben neler hayal etmiştim. Ailecek gün yapacaktık. Güle oynaya mamalarımızı yiyecek sonra hep beraber ortalığı toparlayıp biraz televizyon hoppa yatak. Hayal kırıklığı ve muz kabuğu. Sonra tahmin edersiniz beeen çıldırdım. Odamda kitabımı okuduktan sonra uyudum (küsünce böyle yaparım )diğerleri mi bilmem ben küstüm onlardan.

25 Mart 2009 Çarşamba

Kitap okuyorum yehuuuu....

Dünden itibaren tabi ki deeee Duru' dan fırsat buldukça yeni bir kitaba başladım. Kitabın adı " Zor İnsanlarla Zorlanmadan Baş Etmek". Nerden mi çıktı bu kitap? tamamen ihtiyaçtan :) Son zamanlarda neye ihtiyacım varsa bir bakıyorum çözüm için kitabını okuyorum. Aylar önce de çocuk eğitimi ile ilgili bir kitap okuyordum. İlaç niyetine yani... Akıcı bir kitap, 3 tip insandan bahsediyor. Ertelemeci, Terörist ve Benim işim değilciler. Kitabı bitirince fikirlerimi paylaşacağım. Zor insanlarla baş etmeyi öğretecek mi bilemem ama beceremezsem kitabı iade edeceğim. Kitabın arkasında beğenmezseniz iade edebilirsiniz diyor :)

20 Mart 2009 Cuma

teyzesinin lolipopuuuu...

Lolişimiz 3 aylık oldu. Büyüdükçe sevgileri de büyüyor çocukların. Anne olmak mucize bir mutluluk ve o kadar da zor. Küçük Ilgın annesine işte tam bunları yaşatıyor bu aralar. Yanında olmak istiyorsun hep ama olmuyor her zaman. Şimdi burada olsa da öpsem diye geçti içimden :)

Kar mı ?

Dün bir ara arkamı döndüm ne göreyim dışarıda lapa lapa kar.... Nihayet dedim ... Dün İstanbula 47 dakika süresince kar yağdı. O kadar! Hani her yer bembeyaz olmadı, biz kartopu oynayamadık, kardan adam yapamadık bu sene?! Ne yani bundan sonra kar görebilmek ve bu aktiviteleri yapabilmek için kilometrelerce yol gidip dağlara mı tırmanmak zorunda kalacağız. Çocuklarımız kapının önündeki karın içinde yuvarlanamayacak mı? Okullar ve iş yerleri zorunlu tatil olmayacak mı? Herkes hasta, keşke biraz yağsaydın kar! Offff küresel ısınma offf... Bizleri daha neler bekliyor acaba? Aslında sende haklısın!

16 Mart 2009 Pazartesi

Orta Kulak İltahabı ( Otitis Media )

Geçtiğimiz pazartesi yattığımız hastaneden cuma akşama doğru çıkarak evimize geldik. Sıkıntılı bir haftaydı gerçekten. Serumlar, kan almalar, filmler, mr ..... Pnömokokdan korktuk önce, araştırmalar falan neyse ki (!)ilerlemiş bir orta kulak iltahabı tanısı konuldu. Kreşe giden çocuklarda bir türlü geçmek bilmeyen üst solunum yolu enfeksiyonlarının sonuçlarıymış bütün bunlar. Duru bu hafta da okula gidemiyor evde dinlenecek. Sonrası için de haftanın 3 günü okula göndereceğiz. Ne yardan ne serden yani... Hastanede bizi yalnız bırakmayan herkese çokkk teşekkür ediyoruz. Ufak tefek sorunlara rağmen anlayışları ve iyi hizmetleriyle de hastane çalışanlarına da çoook teşekkürler. İyi bir tedavi gördük ama şimdi bu tedaviyi evde devam ettirebilmek önemli. İştahsızlık had safhada. İlaç görülünce iki el ile ağzı sıkı sıkı kapatmalar.... yani daha bitmedi...

10 Mart 2009 Salı

Hastanedeyiz....

Duru' ya konulmuş olan orta kulak iltahapı nedeniyle 3 gün hastanede yatıyor olacağız. Sağlık dileyin. Saglıcakla kalın.

5 Mart 2009 Perşembe

Ne güzeldi.....


Ne güzel cahildik!..
Dışarıda kar....
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü.Yumurta lezzetli.Ekmek her zaman ekmek gibi....
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım?

***

Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkmadizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası...

***

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da çay kokardı...
Domates de domates....
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.

***

Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Türban krizi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...
Kimin umurunda...
Ne güzel cahildik.

Dekorasyon




Herkes için olduğu gibi evim benim için çok önemlidir. Nerede olursam olayım evimdeki kadar rahat olamıyorum (ruhen !) Her ev, içinde yaşayanları yansıtır bence. (Tabiiii evlerini kendileri döşemişlerse!!! )Yerleşimi, düzeni, temizliği, yeri.... Bulunduğum evleri inceleyerek ev ahalisini analiz etmeye bayılırım. Yukarıda ki resimler benim web de görüpte hayran olduklarım. Bunlar gibi beğendiklerimi mutlaka saklarım. Bir gün evimi tekrar dekore edersem faydalanırım diye. Benim için dekorasyon huzurlu, uyumlu ve kullanışlı olmalı. Fazla detaylar beni rahatsız eder. Bir başak burcu olduğumdan düzenli olmalı ve mutlaka fonksiyonel olmalı. Oturma alanlarında açık yeşilin beni çok mutlu ettiğini, mutfak mobilyalarında beyaz rengi tercih ettiğimi, yatak odasının az renkli ve çok sade olmasını istediğimi farktettim.

4 Mart 2009 Çarşamba

Bu bir yaz rüyasıdır...


Hava sıcaklığı kaynama seviyesinde. Ben okyanusun kenarında ki evimde banyo hazırlıkları yapmaktayım. Rüya bu ya banyom dışarıda :) Veee dışarıda kimsecikler yoook! Sadece banyom, ben ve dalga sesleri....... Lütfen beni uyandırmayın.

2 Mart 2009 Pazartesi

Çikolata kursu....

Malum 5 gün sonra bizim günümüz. Bugüne özel programlar planlamaya başlamışlar bile. Web de okudum bu haberi ve ilginizi çekebilir diye düşündüm. Benim için yapmak değil de yemek daha heyacan verici açıkçası. Bu kursa katılırsam kesin dersin ortasında malzemeleri yemekten sınıftan atılırım :) Sadece bu eğitimle kalmıyorsunuz. Firmanın kurs sonrasında katılımcılara bir de süprizi var. Okuyalım bakalım : Mövenpick Hotel Istanbul' da 8 Mart pazar günü pasta şefleri tarafından 12.00 – 15.00 saatleri arasında uygulamalı olarak verilecek olan çikolata yapımı kursunda çikolata eritme, saklama ve kalıp çikolata yapma gibi teknik bilgilerin yanı sıra beyaz ve siyah çikolata yapımı, ganaj yapımı ve truffle çikolata yapımı öğretilecek.

Yapılan çikolataların tadımından sonra katılımcılara sertifikaları ile birlikte günün anısına özel olarak dizayn edilmiş önlük hediye edilecek. Bu özel günde çikolata kursuna katılan veya AzzuR Restaurant’da brunch ya da akşam yemeği yiyen tüm bayanlara Wellness Center’a ücretsiz giriş kuponu verilecek. Bayanlar, Mart sonuna kadar diledikleri bir gün, Wellness Center’ın fitness salonunda son teknoloji kardivaskular aletler ve koşu bantları eşliğinde form tutabilir, günün yorgunluğundan arınmak ve ciltlerini tazelemek için kapalı yüzme havuzu, jakuzi ve saunadan da yararlanabilirler.

Kurs ücreti 95 TL.

ohhhh nihayett....

Ay nereden de buldum şu cutesblog sitesini. En son bloğuma koyduğum arka plan öyle bir içimi sıkmış ki bloğuma giremedim ne zamandır. Neyse sonunda en güzelinde yani en sadesinde karar kıldım. Bugün selen in gönderdiği mail beni çok neşelendirdi. Mailde ki resimleri paylaşmak istiyorum sizlerle. Sayesinde bir pazartesiye iyi başlamış oldum. Belki sizi de gülümsetirler. Teşekkürler arkadaşım. Bu arada tekrar geçmiş olsun sana.