
Sevgili Arkadaşlarım,
Herkese mutlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum.
Herşey gönlünüzce olsun....
Sevgiler.





Bloğumu uzun süredir ihmal ettim. Sebebi 25 gün öncesine kadar hamileydim. İlk 3 ay çok zor geçti. Bu dönem bilgisayari görmeye bile tahammülüm yoktu. Sonraki dönemde nispeten daha iyiydim bu sefer de tatiller girdi araya. Ve 6 Ağustos günü bebeğimi henüz 5 aylıkken kaybettim! Nasıl bir duygu olduğunu hiç bir şekilde anlatamam. Sadece ve sadece büyük boşluk. Hem rahmimde, hem beynimde hem de kalbimde kocamaaaaaaaaan bir boşluk var. Bir sürü şey söyleniyor duyuyorum böylesi hayırlıymış, böyle olması gerekmiş, takdiri ilahi................ Evet ama keşke sağlıklı olsaydı ve 3,5 ay sonra kollarımda olsaydı....... Keşke çocuğumun mezarını kendi ellerimle yapma tecrübem olmasaydı....... 25 gün güçlü olmaya çalıştım. Böyle olmazsam en başta kendimi, sonra kızımı ve tüm sevdiklerimi daha fazla üzecektim. Oldumda galiba fakat dün daha fazla dayanamadım. Bu boşluk duygusu acaba ne zaman yok olacak.
Resim sınıfımızdan bazı resimler ile geçen hafta birlikte yaptığımız çınaraltı sefası resimlerini birleştirdim. Resim yapmayı çok seviyordum ama onlarla daha da zevkli oldu. Hepsine kocaman öpücükler...



Ne de güzel bulmuşlar bu ismi " faaliyet". Hiç araştırmadım ama faal olma hali gibi bir gelişi var sanki kelimenin. Bizim zamanımızda kullanılıyormuydu çok hatırlamıyorum ama son zamanlarda çocuklar ne yaparsa adı faaliyet oluveriyor.

Pazar günü Kartal' da kurulan pazara gittik. Filelerimize organik besinlerimizi doldurduk. Sütten, tuza, etten, ekmeğe, meyvenin ve sebzenin her türünü ulabilirsiniz bu pazarda. İçimiz rahat eve dönmeliyken benim içim pek rahat değildi doğrusu! Gerçekten de bu kadar emek ve bilgi harcayan üreticilerin ve normalin daha üstünde bedel ödeyerek doğaya yani insana faydalı olan bu ürünleri alan tüketicilerin duygularıyla oynayan süne zararlıları var mıydı acaba orada?



Son 2 senedir her fırsatta saç kestirir mi diye nabız yoklarken geçen hafta aniden kendi istedi!!!
Herkesin yağlı boya resim yapabileceğini düşündüren bir adam o. Onu seyredip hemen işe girişmek geliyor içimden. Geçen hafta resim kursunda yağlıboyaya geçtik. Çok zevkli ve çok zor. Sürekli internetten araştırmalar yapıyorum. Bu araştırmalarım sırasında rastlayınca anmadan geçemedim Bob Ross' u.


Havalar hafif ısınmaya başlarken bende yavaş yavaş terasla ilgili düşünceler başladı. Fidanlıklar gezilmeye başlandı çoktan ve çiçekler dizildi bile yerli yerine. Şimdi sıra mobilya kısmına geldi. Resimler internetten araştırmalarım sonucu beğendiğim bir terastan. Benim teras bunun çeyreği ama olsun buna benzesin istiyorum. Çok ama çoook beğendim.



Bu sene ne güzel kara doyduk. Kışın başlarında "anne ben bebekken ne güzel kar oynuyordum" demişti Duru. Tabii son 3 senedir doğru dürüst yağmamıştı. Çocuk haklı şimdi. Bu resimleri 10 gün önce çektim ama koyamamıştım bloğuma. Kış bitti ben hala resimleri koyamadım derken bu sabah yine yağdı canım kar :)

Aylar öncesinden başlattıkları reklam kampanyaları ile eminim birçok evin en mühim konusu haline geldiler. Eeeee bizde de durum tam böyleyken küçük bir torpil yardımıyla çarşamba günü galasına gittik. Mousegillerin sunuculuğu ile en meşhuuur prenseslerin hayat hikayeleri müzik ve dans eşliğinde özet geçildi bizlere. Doğruyu söylemek gerekirse ben çok mutlu olmadım. Çünkü bu kadar çekilişler efendim yüksek bilet fiyatları falan derken galaya neredeyse elini sallayan geldi. Salon tıklım tıklımdı tabiki en ön 15 veya 20 sıra vip e ! ayrılmıştı. Öncesinde kokteyl tarzı birşeyler vardı ama bize pek nasip olamadı :( Organizasyon ayrıca satış yapmak için stantlar kurmuştu. Fiyatlardan bir kaç örnek vereyim. Çocukların deniz kenarında oynadıkları kovayı disney kahramanları ile resimleyip içine patlamış mısır konmuş ve fiyatı 20 TL oluvermiş. Pazardan 3 TL ye alınmış kalitede t-shirt e disney resimleri basılmış ve fiyat 35 TL. Bunların dışında etrafta cezbedici renkli ve ışıklı birçok oyuncak ve şaşırtıcı fiyatlar. Gösteri çok sesliydi bana göre ayrıca özetin özeti çıkmıştı . Bütün bunların yanında çocuklar eğlendiler. Yani herşey yolundaydı.
Bu arada ne zamandır dinlemediğim Sting in desert rose şarkısıyla kısır tarifimi yazdım. dinlemek isterseniz siz de tıklayın :)
Baktık kar bize gelmiyor eh biz gidelim bakalım dedik. Bulduğumuz ilk en yüksek noktaya çıktık kiii ne görelim kenarlarda köşelerde birkaç avuç kar öööölece duruyor. Tabiiii ki ayak basılmış ve tabi kiiii çamurlu. Nerede o bizim zamanımızın karları.... Bir yağdımı okullar günlerce tatil olurdu. Dizlerimize kadar batardık bahçede. Eskidendi çoook eskiden... Bulduğumuz bir avuç kar ile dakikalarca kar topu oynadık. Tabi bize atılan kar toplarından kaçmak yerine biz onları havada yakalamaya çalıştık kiiii kardan tasarruf zamanındayız... Eeeee bir kar klasiği olan kardan adamı da unutmadık tabiii. Bizimki birine benzedi ama bak hala çıkarabilmiş değilim. Hıııımmmmm!!!! Herşey iyi güzel de dönme vakti gelince korktuğum başımıza geldi. Resimlerden de anlaşıldığı üzere biz zor bulduğumuz ve taaaa ayağına kadar gittiğimiz bu kardan adamdan ayrılmak istemedik. Eeeeee o kadar çaba sarfetmişiz yok öleeee çekip gitmek de mi yaaaa... Onu evimize nasıl götürebilirizin yollarını araken cin fikrim yine geldi. Küçük bir kardan bebek yaptık ve onu evimize kadar getirdik. Donduk, ağladık, güldük ve geldik....